30 Aralık 2013 Pazartesi

Rüya Gibi Çocuk Kitapçıları 1 - Tales On Moon Lane


Çook önceden planladığım Aralık ayında bir kaçamak yapalım dediğim zevkli bir gezi sonrasından yazıyorum sizlere :) Önce 5 gün İngiltere, ardından 2 gün Belçika'yı gezdik. Tabii ki bu arada bol bol kitapçı gezdim. İngiltere için gitmeden araştırdığım 3 çocuk kitapçısı vardı. Bunların birinin kapandığını gördük gittiğimizde maalesef. Amaaa diğer ikisini gezme imkanımız oldu.

Bunlardan ilki "Tales On Moon Lane". Ödüllü bir çocuk kitapçısı. Küçük fakat dolu dolu ve çok samimi.


Resimlerde görülmüyor ama kapıdan girince hemen solda iki kişilik bir kanepe bulunuyor. Girişteki mekan tamamen illistrasyonlu çocuk kitapları. Birde kitapçının arka tarafında küçük bir oda var (tenten'li oda) orada da daha büyük çocuklar için okuma kitapları bulunuyor.





Bu iki alan arasındaki koridorda bir duvar var ki epey bir süre hayran hayran izledim :) .. İmza günü için gelen illistratörler bu duvara çizimler yapmışlar. İmza günleri sıklıkla yapılıyor. Bununla birlikte okuma atölyeleri de oluyor. Her taraf dolu dolu. İnanılmaz güzel kitaplar var. Buradan aldığım kitapları da önümüzdeki günlerde blogda paylaşacağım.


Büyülü biryer. İçeri girimce çıkasınız gelmiyor. Çok fazla ziyaretçisi var. Biz orada yaklaşık bir saat kaldık. Sürekli gelen gideni vardı. Kitaptan başka oyuncak, yapboz, kart, sticker, boya gibi pekçok eğlenceli malzeme var. Herşeye dokunmak serbest. Tüm kitapları okuyabilirsiniz. Aynı rahatlık çocuklar için de geçerli. Gelen çocuklar içerideki herşeyle oynayabiliyorlar.

Bizim gittiğimiz dönem tam yılbaşı öncesi olduğundan heryerde, vitrinlerde, caddelerde daha heyecanlı ve özenli hazırlıklar ve süslemeler vardı.


Kitaplar içerik olarak bizde ki çocuk kitaplarından çok farklı. Daha gelişmiş; hem seçilen konular açısından hem de çizimler muazzam. Çoğu kitapta ciddi felsefeler var. Yetişkin zihnini dumur edebiliyor. Önümüzde ki günlerde burada paylaşacağım kitaplardan biri tam böyle. Çocuklara anlatmakda zorlandığımız kayıp, ölüm algısı ve hatta bu kaybı yaşamış bir çocuğu anlama, onun dünyayı anlamlandırması üzerinden çocuğu tanıma konusunda yetişkinlere yardımcı olacak güzel kitaplar vardı.


Bununla birlikte - "Öldükten sonra nereye gideceğiz" sorusuna hiçbir dine gönderme yapmadan ama o kadar naif, anlaşılır ve rahat bir anlatımla cevap sunuluyor ki! Kesinlikle görülmesi lazım.


Eğer yolunuz İngiltere'ye düşerse ve çocuk kitaplarına ilginiz varsa kesinlikle uğramanızı tavsiye ederim.


http://talesonmoonlane.co.uk  internet sitesinden de başka görseller ve etkinlikler takvimini görebilirsiniz...


Çok renkli, çok kitaplı, bol keyifli günler ve haftalar diliyorum...


Psikolog Beyza YAŞAR

MiMA Psikoloji - Minik Mucizeler Akademisi

26 Aralık 2013 Perşembe

Çocuğun oyun gücü adına! OYUN TERAPİSİ

Bundan yıllaaar önce, çocuklar sadece görülen fakat işitilmeyen varlıklar iken, sadece küçük boyutlu yetişkinler gibi davranılır ve düşünülürler imiş. Sadece son on yıllarda çocuklara tam olmasa da birazcık önem ve saygı duyulmaya başlanmış. Halbuki çocuklar birçok duyguları olan, her şeyi ve her şey hakkında anlayışları olan minik insanoğulları imiş…

Hepimizin bildiği gibi özellikle 8 yaş altındaki çocuklar, kendi duygularını ve mantıklarını bize anlatabilecek bilişsel beceriye sahip olmadıklarından, bunları anlatmada tam doğru ifade ve tariflerde bulunamazlar. İşte bu sebepledir ki bir çocuk çıkıp da bize, “öylesine korkularım var ki, o yüzden artık yemek yemek istemiyorum” veya “kardeşimi ölesiye kıskanıyorum ki, bu yüzden altımı ıslatıyorum” veya “şu kişi beni rahatsız ettiği için ben kendimi uyarmaya başladım” diyemez.. Bulundukları şartların, olayların kendilerini nasıl etkilediğini tam da bu yüzden bize söyleyemezler.

İşte tam bu aşamada oyun terapisi devreye girer. Çocukların aslında tek iletişim biçimi olan oyun yolu ile, çocukların kendi ritimlerinde kendi süreçlerinde kendi kendilerini iyileştirmelerini hedefler oyun terapisi. Eski zamanlarda çocukları bir yetişkin gibi kabul eden ve onlara sürekli neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyerek baskılayarak değiştireceğini zanneden zihniyetin tam tersidir oyun terapisi.

Çünkü biz artık farkındayız ki, özellikle küçük yaş çocuklara telkin ve düzeltme yoluyla kalıcı sonuçlar veya sözde çözümler üretmek mümkün değil! Çocuğun doğuştan getirdiği kendinde var olan inanılmaz iyileştirme gücüne ve bu gücü çocuğun kendi sürecinde ortaya çıkarabileceğine inanan bir çocuğa yaklaşımdır bu.

Terapi sürecide oyun terapistinin konumu, çocuğu şartsız koşulsuz kabul eden, çocuğun kendisine güven duyduğu, çocuğun kendisinin varlığında rahat ve özgür hissettiği, çocuğu olduğu gibi aynalayan ve konusuna göre çocuğu olumlu besleyen kişi olmaktır. Çocuk oyun terapisti ile kurduğu ilişki yoluyla kendine iyileşmesi için en uygun kabı, kozayı örer ve bir nevi iyileşmiş olarak bu kabından gerçek dünyasına geri döner.

Oyun terapisine getirilen konulardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz. Bazen sevdiği bir yakınının ölümünden sonra farklı davranmaya başlar çocuklar; bazen anne-baba arasındaki kavgalara şahit olurlar; bazen karanlık ve canavar korkularının aşırılığı yüzünden oyun terapisine getirilirler; bazen aşırı takıntıları ve hayata normalin dışında kriterlerde saplanıp kaldıkları için haklarında endişelenilirler; kimi ebeveyn çocuğunun boşanma sürecini daha kolay atlatması ve adapte olabilmesi için başvurur; kimi çocuk hayatında değişiklikler ile başa çıkamadığı için 1-2 yaş gelişimsel olarak gerileme gösterdiği için getirilir; bazıları çocuğunun mastürbasyonu keşfetmesi ve sürdürmesi sonrasındaki kaygıları ile gelir; kimisi ise sürekli devam eden alt ıslatma sorunu ile terapötik sürece alınır.

Oyun terapisinin çocuklara yardımcı olacağı başlıca konular şunlardır:

o   İstismar (Duygusal, Fiziksel ve Cinsel)
o   Evlatlık alınmaya & Evlat edinmeye adaptasyon
o   Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
o   Öfke/ Sinirlilik
o   Bağlanma Sorunları
o   Otistik Spekturum
o   Davranışsal Problemler
o   Bir yakınının ölümü/ Kayıp
o   Başkasının zorbalığına/saldırısına uğramak
o   İletişim problemleri
o   Gecikmiş Gelişim
o   Depresyon
o   Kabuslar/ Gece korkuları
o   Fiziksel Yetersizlikler
o   Zayıf Okul Katılımı/ Başarısı
o   İlişkiye dair konular
o   Seçici sessizlik/ dilsizlik
o   Ayrı/ Boşanmış Ebeveynler
o   Sosyal Dışlanma
o   Travma
o   Performans düşüklüğü (Akademik, Sosyal, Kültürel)
o   İçine kapanık kişilik

Oyun terapisine en iyi başlama yaşı 2’dir.

Oyun terapi süreci ideal olarak 6 ardışık seansı izleyen toplamda ortalama 20 seans sonucu kesin sonuç verir. Bu da sürece göre ortama 3-4 ay demektir. Oyun terapisine paralel aile ve özellikle anne eğitimi de yapılmaktadır.

MiMA Psikoloji


23 Aralık 2013 Pazartesi

Anne Destek Yaşantı Grupları Başlıyor!!

Her dönemin kendine göre farklı zorlukları olduğundan annelere bu zorluklarla başedebilmeleri için destek grupları oluşturuyoruz.

0-3 yaş
Anneliğin ilk tecrübeleri, büyüme dönemlerinin yenilikleri ve değişiklikleri sebebiyle yaşanan kaygı ile başedebilmek amacıyla oluşturduğumuz yaşantı grubumuzda yaşanan ilk tecrübeler ve güçlükler paylaşılacak, çocukların gelişimleri takip edilecek ve sorunlara dair danışmanlık verilecektir. Bebeğinizin büyüme aşamalarının takibi ve ebeveynlerin onun büyümesine adaptasyon çalışmaları yapılacaktır. Çocukların ihtiyaçları, Annelerin ihtiyaçları ve günlük yaşam döngüsü konularında bireysel danışmanlığı da içeren çalışmamız 16 Ocak 2014 perşembe günü başlayacaktır.

3-6 yaş

 Çocukların daha çok sormaya başladıkları, kendi kendilerine bazı şeyleri yapmaya çalıştıkları, eğlenceli ama bir o kadar da zor dönemlerinden olan 3-6 yaş arası çocuğu olan annelere destek grubu oluşturuyoruz. Çocukların iletişim yöntemleri, öğrenme şekilleri, hayal gücü ve oyun tekniklerinin desteklenmesi, sorularına sağlıklı cevap verebilme( ölüm, arkadaşlık, cinsellik gibi konulardaki sorular), pozitif disiplin, sınırlar gibi konularda anneleri bilgilendirerek çocukların sorunlarıyla başedebilmelerini sağlanacaktır. bireysel danışmanlığı, annelik deneyimlerinin paylaşımı da içeren yaşantı grubumuz 16 Ocak 2014 perşembe günü başlayacaktır.

Psikolog Büşra Odabaşoğlu ve Psikolog Beyza Yaşar tarafından yönetilecek "Destek Grubu"'muz ayda 2 oturum olarak gerçekleştirilecektir.
Toplam 6 ay sürecektir (Ocak - Haziran).
Her bir yaş grubu için kontenjan 7 kişi ile sınırlıdır. Kapalı grup olacaktır. (Aradan katılım sağlanmayacaktır)

Şartlar ve kayıt için lütfen minikmucizelerakademisi@gmail.com adresinden ya da 02164426042 nolu telefondan bize ulaşın…

26 Kasım 2013 Salı

Gazete MiMA


Gazete MiMA 15 günde bir çıkıyor, Minik Mucizeler Akademisi'nin gazetesi. Çocukların 15 gün içerisinde programı nasıl yönlendirdiklerini, zamanlarını okul içerisinde yada dışarısında nasıl geçirdiklerini anlatan, aynı zamanda içerisinde pek çok bilgilendirme yazısı bulunan bir gazete. 

Gazetenin hazırlanma süreci, bir bütün haline getirilmesi eğlenceli fakat bir o kadar da zor bir süreç. Tüm dökümantasyonların bir araya getirilmesi ve bunların sağlıklı bir şekilde velilere ulaştırılması uzmanlık isteyen bir iş. 

Burada minicik bir bölümünü gördüğünüz Gazete MiMA 6 yada 8 sayfa olarak ayda 2 defa çıkıyor. Daha çok çocuklara yer veriyoruz. Çalışmaları nasıl yaptıkları ve nasıl dönüştürdüklerini ailelere yansıtmaya çalışıyoruz.





Burada örnek sayfada görülen gün içerisinde yaptığımız pek çok calışmadan sadece birinin küçük bir bölümü. Çocukların yaptığı çalışmaları tepegöz yardımı ile daha büyük ve detaylı görmelerini sağladıktan sonra isteyenler çizimlerini hikayelendirebiliyor. 

Çocuklar ile çalışmanın ne kadar verimli ve gerekli olduğunu Gazete MiMA'yı hazırlarken sık sık hissediyoruz :)

MiMA - Minik Mucizeler Akademisi'nden sevgiler...

21 Kasım 2013 Perşembe

ÜCRETSİZ Seminerlerimiz Başlıyor!


Anne baba olmayı zaman içerisinde öğreniriz. Ebeveynliğimiz tecrubelerimiz, kendi anne-babalarımızdan gördüklerimiz, çevreden duyduklarımız ve okuduklarımızla şekillenir. Bu noktada anne baba olarak çocuklarımız özelinde pek çok sorun ile karşılaşabiliriz. Bu sorunları çözebilmede ve çocukları anlayıp onlarla daha sağlıklı ilişkiler kurabilmek için ÜCRETSİZ seminerlerimiz başlamıştır.

Çocuğunuzun İç Dünyasına Yolculuk
“Çocuklar hayatı nasıl anlamlandırır?, Yaşananlar onlarda ne gibi etkiler bırakır?, Sağlıklı iletişim yolları nelerdir?”
19 Aralık Perşembe saat: 13:00 – 14:00
22 Aralık Pazar saat: 15:00 – 16:00

Ya O Ya Ben! Kardeş Kıskançlığı
“Kardeşler arası dengeli ilişki nasıl sağlanır? Anne-babanın kardeş kıskançlığındaki etkileri nelerdir?, Kıskançlığı önlemek adına neler yapılabilir?
9 Ocak Perşembe saat: 13:00 – 14:00
19 Ocak Pazar saat: 15:00 – 16:00

İletişim ,kayıt ve detaylı bilgi için mesai saatleri içinde MiMA Psikolojik Danışmanlık 0216 442 6042 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz!

13 Kasım 2013 Çarşamba

Hata Yapabilmek Üzerine!


Çocukların hata yapabilmeleri üzerine çok konuşuyoruz son günlerde. Hem kendi hayatımızda hem de velilerimiz ve öğrencilerimiz özelinde çok gündeme geliyor. Bazı veliler çok rahatken  bazıları çok endişeli ve korumacı olabiliyor. Annelerin yapısal özellikleri birebir yansıyor çocuklara.

Çok eleştirmek, en mükemmeli beklemek, hataya tahammül gösterememek yerine; konuşabilmek, elinden gelenin en iyisini yapmasını beklemek ve tekrar tekrar denemeye yüreklendirmek yönünde desteklememiz gerekiyor çocukları. Ancak bu şekilde kendisiyle barışık ve mutlu çocuklar yetiştirebiliriz. Bu güven hayatlarında ki pek çok şeyden daha önemli. Iyi arkadaşlıklar kurabilmeleri, iç dengelerini sağlıklı bir şekilde oluşturabilmeleri, mutlu olabilmeleri, ümitsiz olmamaları, denemeye ve yeni tecrubelere açık bir birey haline gelebilmeleri bu güven duygusu ile birebir bağlantılı.

Kendine güven duygusunun okul öncesi ve ilk okul süresince temellendiğini göz önünde bulundurursak hem okulun hem de ebeveynlerin bu dönem için özel bir hassasiyet göstermesi önemlidir.

Okulda çocuğun kendisini ifade etme şekli, ilgi alanları, ses tonu gibi pek çok şey bize çocukların öz güveni ile ilgili ciddi ip uçları veriyor. Özgüveni düşük bir çocuğa okul doğru şekilde yaklaşıp bu yönde çalışırsa onu belli bir yere getirebiliyor. Fakat tam olarak istediğimiz noktaya gelebilmesi için ebeveynlerinde okul ile iş birliği içerisisnde olması şart. Zaman zaman ebeveynler eleştirilmekten çok korkuyorlar ve ciddi savunma mekanizmaları geliştirebiliyorlar. Bu noktada her iki tarafında, hem okulun hem de ebeveynlerin, bunu bir sorun olarak görmesi gerekiyor.

Öz güven eksikliği ile ilgili çocuklarla yapılabilecek pek çok şey var, bunlarlar bazılarını aşağıdaki metinlerden çocukların dilinden okuyabilirsiniz.

“Babam bana kriket oynamayı çok küçükken öğretti. Şu anda tam olarak hatırlamıyorum ama galiba iki yaşlarındaydım. Şimdi ise 7. Sınıf Kriket Takımı’nın kaptanıyım ve kendimi harika hissediyorum. Yeni bir okula başlamak ve bir konuda iyi olmak benim için çok güzeldi. Krikette iyi olmam bana bir sürü arkadaş kazandırdı. Özellikle takıma girmek isteyen çocuklar bana iyi davrandılar. Matematik, İngilizce ve diğer bir takım derslerde çok iyi olmadığım için okulda kendimi biraz aptal gibi hissedebilirim diye endişeleniyordum. Ama herkes beni kriket takımının kaptanı olarak tanıyor ve bu benim için her şeyden önemli.”
Stuart, 11 yaşında.

“Annem beni hep diğer çocuklarla kıyaslıyor. Mesela dil bilgisi sınavından 10 üzerinden 8 alsam hemen kimin 10 aldığını soruyorlar. Artık bu testlerden onlara keşke hiç bahsetmeseydim diyorum çünkü testte iyi yaptığımı düşünsem bile hiçbir zaman onlara yetecek kadar iyi olmuyor. Bu durum yüzünden kendimi çok kötü hissediyorum. Acaba her hafta 10 üzerinden 10 alsam yine de eleştirecek bir şey bulurlar mı diye bazen merak ediyorum. Okulu bitirmek için sabırsızlanıyorum, ama eğer bu tür baskılar yaşmaya devam edeceksem üniversiteye gitmek istemiyorum. Üstelik onlara ne hissettiğımi anlatırsam muhtemelen azar işiteceğimi deşünüyorum.”
Troy, 11 yaşında

“Annemle birşeyler yapmayı seviyorum, çünkü hata yapsam bile umursamıyor. En çok tatlı yapmayı, iskambil oynamayı ve ondan şarkı öğrenmeyi seviyorum. Ben bir şeyi yanlış yapınca annem ve ben gülüyoruz. Bazen annem hata yaptığında da biz onu gülüyoruz. Yeni bir şeyler yapmak çok eğlenceli. Bir şey yaparken çok iyi olman gerekmiyor, çünkü deneye deneye daha iyisini yapıyorsun. Ben bir şeyi yapmaktan hoşlanmıyorsam artık onu bir daha yapmıyoruz.”
Alicia, 6 yaşında.

Çocukların buradaki ifadelerinden bir dünya yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi çıkarabiliriz. Ama öncelik sabırlı olmak ve mukayese etmemek. Kardeş kıskançlığından özgüvene, arkadaş ilişkilerinden okul başarısına pek çok şey çocuğun başkaları ile mukayese edilmesinde etkilidir.

Çocukların mükemmel olmaları gerekmediğini, temiz ve titiz olmanın “iyi çocuk” olma ile alakalı olmadığını, deneye deneye daha iyi yapabileceklerini onlara sık sık vurgulamamız gerekiyor. Eleştirinin onları ilerletmekten daha çok gerilettiğini bizim sık sık kendimize hatırlatmamız gerekiyor.

Hiçbir şeyi sorgulamayan değil soru soran çocuklar, herşeye tamam diyen değil yeri geldiğinde tavrını koyabilen çocuklar istiyoruz. Düşüncesini kimseyi incitmeden söyleyebilen, çözüm üretebilen ve sağlıklı ilişkiler kurabilen çocuklar istiyoruz.

Öz güveni olan çocuk eşittir mutlu çocuk.
Öz güveni olan çocuk eşittir başarılı çocuk.
Öz güveni olan çocuk eşittir üretken çocuk.

Daha fazlasına gerek var mı?

Psikolog Beyza YAŞAR

Not 1: Bu konuda çocuklarla okunabilecek kitaplardan biri “Hiç Hata Yapmayan Kız” 1001 Çiçek Yayınları. Yazan – Mark Pett, Gary Rubinstein

Not 2: Yukarıdaki örnekler Boyut Yayınlarından çıkan ve Hilary Pereira’nın yazdığı “Arkadaşım Olur Musun?” adlı kitaptan alıntıdır.