Ehil insan ne
demek öncelikle, belki de biraz onun üzerine düşünmeliyiz. TDK’da "ehil"in
karşılığı olarak “bir işte yetkili olan kişi” diyor. Aslında yetkin demek
isteniyor sanırım. Yetkin kişi ise; bir ihtisas alanı olan, belli bir alanda
eğitim görmüş ve kendisi yetiştirmiş insan oluyor. İstanbul’da pekçok okul
öncesi kurumda çalıştım. Ortaokulu dışardan bitirenler mi dersiniz yoksa servisçilik,
marketçilik falan yaptıktan sonra birilerinin anaokulu işinde iyi para
olduğunu söylemesiyle bu işe girenler mi...
Düşününce biz bu
insanlara çocuklarımızı emanet ediyoruz (Zaten bunu düşünemediğimiz için bu
işe girdik). Büyütürken gözlerinin içine baktığımız, maddi-manevi bir zarar
görmesinler diye uykusuz kaldığımız çocuklarımızı. Okul yaşına getirene kadar
oldukça “hassas ve bilinçli” davranan ailelerin sıra okul seçimine gelince
birden pekçok hassasiyetini ve bilincini kaybettikleride görülüyor.
Öncelikler değişik çünkü her ailede.
Konumuz ehil
kişilerin neden bu işin içinde olmadığı idi. Dağıtmayayım.
Bu işi gerçekten
bilen ve en önemlisi seven insanların bu işte fazla kalamamasının bir sebebi
olmalı diye düşündüm hep başka okullarda çalışırken. Asıl sebebinin ise fazla
uzatmadan söyleyeyim “veliler” olduğunu bana hep söylerlerdi zaten. Bizim şu
zamana kadar yaşamadığımız fakat genelde hakim olan “ben buraya para veriyorum,
beni idare etmek zorundasınız, ben ne istersem o” mantığı genelde bu sektörde
yöneticiyi yıpratan bir durum. Bu hem çocuğun gelişimini hem de okulun veliye
yapacağı geri dönüşlerini etkiliyor.
Geçen haftalarda
anaokulculuğunda oldukça tecrubeli, uzun zamandır bu işin içinde bir abla
ile tanıştık. Abla diyorum bizden yaşça da oldukça büyük. Biz dertlendik tabi
ona, hem tecrubelerinden yararlanabilmek, hem de bazı konularda yardım istemek
adına. Bize söylediği bir şey çok etkileyici idi; “Eğitim işi %20 den fazla kar
bırakıyorsa bilin ki çocukların hakkı size geçiyordur, öbür tarafta boynunuzda
yüktür, hesabını veremezsiniz” dedi. Bi rahatladık bi rahatladık bu konuşmadan
sonra.
Yeri gelmişken
şunu söylemekte fayda görüyorum ki Minik Mucizeler Akademisi sadece 15 çocuk
kapasitesi olan ve kar amacı olamayan bir projedir. Biz eğer 200-300 lira diğer
aya devrederse acaba onunla çocuklar için önümüzdeki ay ne yapabiliriz diye
düşünenlerdeniz. Bu bize kimsenin “kaprisleri” ile uğraşmama lüksünü de sağlıyor.
Buradaki kapris kelimesi lütfen yanlış anlaşılmasın. Çocukları için gerçekçi endişeleri
ve istekleri olan ebevynlerden bahsetmiyorum. “Kapris”ten bahsediyorum.
Sonuç olarak bir
taraftan istediğimiz gibi bir okul bulamamaktan şikayet ederken diğer taraftan
gerçekten “eğitim” den çok çok uzaklarda beklentilerden bahsediyoruz. Hem neden
kimse şunları da yapmıyor diyoruz ama hiçbir şeyin ucundan tutmuyoruz. Daha
fazla fikir, daha fazla enerji, daha fazla birliktelik ve daha fazla nezakete
ihtiyacımız var! Gerçekten çocuklarımızın bize ve ailelerine bir emanet
oluşları sorumluluğu ile bakıyorsak hayata.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder