25 Şubat 2013 Pazartesi

Dava!


Bence bu iş için çok artistik laflar etmeye pek gerek yok. Ben kendi adıma bu işe kendi çocuğumu gönderecek bir okul bulamadığımdan girdim. Kendi içinde yetiştiğim okullardan çok da farklı bir durum yok hala 25 senenin ardından geriye baktığımda.

Özgür ve yaratıcı ama bunlarla birlikte soran, sorgulayan, düşünen ve inançlı çocuklar görmek istiyorum. “Aaa bütün gün oyun mu oynadı, bi şey öğrenmiyor mu?” diyen velinin zihniyetini; “Ama böyle ben nasıl “öğreteceğim” “diyen öğretmenin yanlış inanışları bizim bu yoldaki ilk ve en önemli engellerimiz bence.

Oyun çocuğun hayatı, hayal gücü tüm dünyası iken onu buradan çıkarıp sıkıcı ve renksiz bir alana sokamazsınız. İsteseniz de olmaz. O hep bi şeyler denemek isterken, yeni şeyler gözlemleyip müthiş sorular sorarken, ilişkiler kurmaya çalışırken, kendisini tanırken ona dakika dakika ne yapacağını dikte edemezsiniz! Bizim  yapabileceğimiz ona küçük destekler verip önünü açmak olabilir ancak.

Vizyonumuz, misyonumuz diye edebiyat yapmaya pek gerek görmüyorum doğrusu. Samimiyet ve heyecanla yapılan tüm işlerin başarılı olacağını düşünenlerdenim ben, hele hele iş dediğiniz şey sizin işinizden çok hayatınızın önemli bir parçası hatta biyerde “dava”nız haline geliyorsa kim tutar sizi? Ve de bizi :)

Beyza..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder