Bence bu iş için
çok artistik laflar etmeye pek gerek yok. Ben kendi adıma bu işe kendi çocuğumu
gönderecek bir okul bulamadığımdan girdim. Kendi içinde yetiştiğim okullardan
çok da farklı bir durum yok hala 25 senenin ardından geriye baktığımda.
Özgür ve yaratıcı
ama bunlarla birlikte soran, sorgulayan, düşünen ve inançlı çocuklar görmek
istiyorum. “Aaa bütün gün oyun mu oynadı, bi şey öğrenmiyor mu?” diyen velinin
zihniyetini; “Ama böyle ben nasıl “öğreteceğim” “diyen öğretmenin yanlış
inanışları bizim bu yoldaki ilk ve en önemli engellerimiz bence.
Oyun çocuğun
hayatı, hayal gücü tüm dünyası iken onu buradan çıkarıp sıkıcı ve renksiz bir
alana sokamazsınız. İsteseniz de olmaz. O hep bi şeyler denemek isterken, yeni
şeyler gözlemleyip müthiş sorular sorarken, ilişkiler kurmaya çalışırken, kendisini
tanırken ona dakika dakika ne yapacağını dikte edemezsiniz! Bizim yapabileceğimiz ona küçük destekler
verip önünü açmak olabilir ancak.
Vizyonumuz,
misyonumuz diye edebiyat yapmaya pek gerek görmüyorum doğrusu. Samimiyet ve
heyecanla yapılan tüm işlerin başarılı olacağını düşünenlerdenim ben, hele hele
iş dediğiniz şey sizin işinizden çok hayatınızın önemli bir parçası hatta
biyerde “dava”nız haline geliyorsa kim tutar sizi? Ve de bizi :)
Beyza..
Beyza..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder