Bologna kitap fuarına gideli çok zaman oldu aslında, hatta üzerinden yıllar
geçmiş gibi hissediyorum bazen, öyle yoğun geçiyor ki günler. Arada bir huzur
bulmaya kendimi iyi hissetmeye çalıştığımda kapatıyorum gözlerimi, kendimi
oralardaymış gibi hissediyorum, bir tutam enerji alıyorum ve yoluma devam
ediyorum.
Ben aslında sadece Bologna’yı değil İtalya’yı başlı başına çok beğendim.
Gezimiz zaten kısa idi, 3 gün Roma 2 gün Bologna idi, sonrasında anladım ki
Bologna’ya büyük haksızlık etmişim. Çok etkileyici bir şehirdi bence, bi kere İtalya’nın
diğer "çok turistik" şehirlerine benzemiyordu, daha sakin, büyük
turist kalabalıkları olmayan, tam bir İtalyan hayatını gözlemleyebildiğim
mekanlar, süper meydanlar...
Neden Bologna’dan bahsediyorum şimdi ben durup dururken? Şöyle ki, oraya
bir amaç uğruna gittim :). Resimli Çocuk Kitapları Fuarı için.
Dünyada sadece çocuk kitapları üzerine ve de sadece resimli çocuk kitapları üzerine
düzenlenen tek fuar kendileri. Her sene Mart ayında düzenleniyor ve dünyanın dört
bir yanından çocuk kitabı yayıncıları geliyor. Satış amaçlı değil, tamamen yayıncıların
yeni kitap haklarını aldıkları ve anlaşmalar yaptıkları bir fuar. Benim gibi
hayranlıklıktan ağzı açık gezenlere iyi davransalarda çok ilgilenmiyorlar :).
Ben bunu avantaja çevirdim tabii, bol bol takıldım standlarda. Ülke standları
ise benim özellikle hoşuma giden bölümlerdi, özellikle Norveç, Finlandiya ve
Fransa’nın ülke standlarını çok beğendim.
Ayrıca bir Illustratörler duvarı var ki, tadından yenmiyor. Bununla
birlikte her sene onur konuğu olan ülkenin illüstratörlerinin sergisi – bu
senenin ki Norveç - ve bir de dünya karmasının olduğu bir sergi oluyor. Benim
zamansızlıltan hiç birine katılamadığım “Cafe”ler var ki, illustrator cafe,
digital cafe, translators cafe, authors cafe. Zamanımın azlığından sadece köşe
bucak fuarı gezebildim, kitapları inceledim. Ama en dikkatimi çeken şey özellikle
dijital yayıncılığın benim zannettiğimden daha hızlı gelişmesi ve
ilerlemesiydi. Çok fazla dijital yayın vardı. Tabii ki yabancı kaynaklı, çocuk
kitaplarının içinde Türkçe dijital yayına ben bu sene rastlamadım.
Fuarda İnstagram’da paylaştığım ilk fotoğrafta “sanırım cennet böyle bir
yer” demişim. Her yerin kitap olduğu, rengarenk kahramanların etrafta uçuştuğu,
her bir standdan değişik hikayelerin taştığı büyüleyici bir yerdi benim için. Sadece
fuar alanı içerisinde kalmıyor bu hareketlilik, şehrin kitapçılarından, sanat galerilerine,
kütüphanelerinden, kafelerine kadar pek çok mekan bu fuar ile
birlikte resimli kitap seven herkesler için heyecan verici yerler haline
geliyorlar. Zaten renkli olan Bologna sokakları tam bir şenlik havasına bürünüyor
fuar ile birlikte.
Bu fuar MiMA’nın hayalleri için büyük bir adımdı ama önümüzde daha uzun
bir yol var. İnşallah biz de yakın bir zamanda buradan herkese duyururuz “İLK
KITABIMIZI YAYINLADIK” diye.
Ne demiş Picasso “Hayal ettiğiniz her şey gerçektir.”
; )