25 Şubat 2013 Pazartesi

geri sayım başladı!..

Uzun zamandır planladığımız ve tam gerçekleştirecekken dünyaya gelmek isteyen bir kızım olduğunu öğrendiğim için ertelemek zorunda kaldığımız hayalimizi artık hayata geçiriyoruz.Heyecanlıyız. Yapmayı planladığımız şeyleri anlatmak bile bizi çok mutlu ediyor.

her seferinde "nerede olsun? ne zaman açılsın? kendimiz mi kursak, bi yeri devir mi alsak?" diye başladığımız bütün konuşmalar bir sonuca bağlanamadan kendimizi duvarların rengi, içine yapacaklarımız, güneş ışığı, çiçekler, sera, tavuklar falan derken buluyoruz :)) 

biz bunları düşünürken bir tanıdığımızın anaokulunu devretmek istediğini öğrendik ve bir görüşelim dedik, gittik görüştük. ayy çok heyecanlıydık yine, şurasına şu burasına bu derken anlaşamadık :D sonra bir ilan gördük, aradık, randevulaştık. ben dedim ki ablama "siz gidin bakın. ben taaa oralardan (çengelköy) zor gelirim. nasılsa almicaz, bi genel kültür olsun." yok geldi gelmeydi derken beraber bakmak için ayarladık her şeyi. kızları anneme bıraktık.yağmurlu bir günde gezdik burayı ve beğendik. çıktığımızda ikimiz de yeniden heyecanlanmış şurasını şöyle burasını böyle yapalım diyorduk.

şartlarımızı ayarladık. görüşmelerimizi tamamladık ve 1 marttan itibaren hayallerimizi gerçekleştirmek için adım adım ilerlemeye başlıyoruz.şimdi resmi işler aşamasındayız. doğalgazmış elektrikmiş onlarla uğraşıyoruz. mart bir gelsin ilk iş var olan düzenin fotoğraflarını paylaşacağız. neden mi? tabii ki öncesiyle sonrasını net görebilelim diye :)) 

biri iki aylık biri iki buçuk yaşında iki bücür sayesinde girdiğimiz bu işle mutluluğumuzun artmasını ve bu mutluluğun bir çok aileye de yayılmasını çok içten istiyorum. takipte kalın!.. ;)

sevgiyle
büşra :)

Biz ikimiz!


Biz çok az ortak yönü olan iki kız kardeşiz; mesela ikimiz de simitle ayran seviyoruz, bi de ikimiz de psikoloğuz :) Diğer taraftan birimiz yemek konusunda iyidir, diğerimiz dekorasyon ve düzenleme. Birimiz iyi çizer, diğerimiz iyi yazar. Birimiz daha sakindir, diğerimiz hareketli. Birimiz dağınıktır, diğerimiz tertipli. Şimdi de "Minik Mucizeler"de birimiz eğitim içeriğini düzenleyeceğiz, diğerimiz idari işlere bakacağız. Birimiz yemek yapıp menü hazırlayacak, diğerimiz çocukları nasıl daha özgür ve özgün yetiştirebiliriz diye çalışacak. Ama ikimizde çook eğleneceğiz ve pek çok öğreneceğiz. 

Beyza..

Dava!


Bence bu iş için çok artistik laflar etmeye pek gerek yok. Ben kendi adıma bu işe kendi çocuğumu gönderecek bir okul bulamadığımdan girdim. Kendi içinde yetiştiğim okullardan çok da farklı bir durum yok hala 25 senenin ardından geriye baktığımda.

Özgür ve yaratıcı ama bunlarla birlikte soran, sorgulayan, düşünen ve inançlı çocuklar görmek istiyorum. “Aaa bütün gün oyun mu oynadı, bi şey öğrenmiyor mu?” diyen velinin zihniyetini; “Ama böyle ben nasıl “öğreteceğim” “diyen öğretmenin yanlış inanışları bizim bu yoldaki ilk ve en önemli engellerimiz bence.

Oyun çocuğun hayatı, hayal gücü tüm dünyası iken onu buradan çıkarıp sıkıcı ve renksiz bir alana sokamazsınız. İsteseniz de olmaz. O hep bi şeyler denemek isterken, yeni şeyler gözlemleyip müthiş sorular sorarken, ilişkiler kurmaya çalışırken, kendisini tanırken ona dakika dakika ne yapacağını dikte edemezsiniz! Bizim  yapabileceğimiz ona küçük destekler verip önünü açmak olabilir ancak.

Vizyonumuz, misyonumuz diye edebiyat yapmaya pek gerek görmüyorum doğrusu. Samimiyet ve heyecanla yapılan tüm işlerin başarılı olacağını düşünenlerdenim ben, hele hele iş dediğiniz şey sizin işinizden çok hayatınızın önemli bir parçası hatta biyerde “dava”nız haline geliyorsa kim tutar sizi? Ve de bizi :)

Beyza..