Eğer çocuklarla çalışıyorsanız –ki biz çocuklarla çalışıyoruz-
danışmaya gelenler için bizim bir anne olup olmadığınız çok önemli bir
meseledir. Danışmaya gelen annelerin sordugu ilk sorulardandır, “Sizin çocuğunuz
var mı?” sorusu. Yok derseniz zaten o dakikadan sonra geçerliliğinizi kısmen
kaybetmişsiniz demektir. Söylediğiniz herşeye “oooo siz bilmezsiniz çocuk
milletini” tadında yorumlarla karşılaşırsınız. Anneleri anlayabiliyorum bu
noktada, aslında kısmen yerinde bir tepkidir bu; gerçekten insan pek çok şeyi
yaşamadan, tecrube etmeden tam manasıyla anlayamayabiliyor. Pek çok zaman bir
olayda ne yapılması gerektiğini yada en doğru hamlelerin hangi noktada işleme
geçirilmesi gerektigini tam olarak bilemeyebiliyoruz.
Çoluk çocuk sahibi olmadan yazın kışlık, kışın yazlık
giyen, markette yerlerde tepinerek ağlayan yada tüm gün sadece abur cubur
yiyerek geçiren çocuklar gördüğümüzde “cık cık cık” deyip birazda “nerde bunun
anası” modunda bakışlar atarken, şimdi aynı yollardan geçmekteyken, güler gözlerle
bakışıyoruz annelerle.
Geçen iki hafta içerisinde kızımı tuvalete alıştırırken
düşündüm bunları. Ben pek yazan bir anne olmadığımdan bu süreci not etmeliyim
diye de düşündüm yine kendimce. Kızımın tuvalet eğitimini hallettik 2 hafta önce.
Korkunun ecele faydası yok tabi, erteleye erteleye bu zamana geldik, 6 ay önce
denemiştim ama bizim kız daha hazır değildi, zorlamadım, havaların ısınmasını
bekledim.
Bu arada farkına vardığım en önemli şey, bu aradaki
6 ayda kızım dil gelişimi konusunda oldukça iyi bir ilerleme gösterdi.
Kendisini her şekilde çok iyi ifade edebiliyor. Tuvalet eğitimini çok kolaylaştıran
birşeydi bu.
Cumartesi sabahı kalktığımızda lazımlığı oturma
odası ile kendi odası arasına koridora koydum -en çok bu iki odada zaman geçiriyor-.
Sonrasında da artık büyüdüğünü ve tuvaletini buraya yapması gerektiğini, çişi
gelince mutlaka bana haber vermesini istedim. İlk seferde yetişene kadar çok az
kiloduna kaçırdı. 2. seferde içeriden bir çığlık geldi; “Anne anne yaptııım,
kendi tuvaletime yaptııım” diyeJ, gerçekten gittiğimde tuvaletine yapmıştı.
Tebrik ettim ve normalde pek yemesine izin vermediğim için bizde çok makbul
olan bir adet şeker verdim. Durum gayet iyiydi fakat 2-3 saat kadar sonra bir çığlık
daha geldi içerden, bir gittim ki bizim kız büyük tuvaletini yapmış altına. Çocuk
haklıydı; ben ona çişin gelince bana haber ver demiştim. Endişeli gözlerle bana
bakıyordu. Ne diyeceğimi merak ediyordu. “Ben sana söylemeyi unuttum tabi,
kakan gelince de bana söylemen lazım, yada gidip kendin tuvaletine yapabilirsin,
bitince bana haber verirsin” dedim. Bunuda bu şekilde tek seferde hallettik.
Bu 5 saatlik eğitimin yaklaşık 1 haftalık da bir ön
çalışması oldu. Artık büyüdüğü için bizim gibi tuvaleti kullanması gerektiğini
bir önceki hafta sık sık söyledim, üzerine konuştuk. Gittik beraber kilot alışverişi
yaptık. Birkaç gün öncesinden kilotlar çıktı meydana ve tüm ayı, bebek, tavşan
ve bilimum oyuncak ile kaynaştılar birbirlerine. Bunun üzerine çook kısa bir sürede
sağlıklı bir şekilde geçirdik bu dönemi.
Sahsen beni endişelendiren bir dönemdi bu. Daha önce
dediğim gibi işin teknik her türlü bilgisine sahip olmama rağmen acaba nasıl
yaparız?, kolay halledebilir miyiz? diye korkuyordum. Ne de olsa bir inat dönemindeyiz.
Böyle bir konuyu aramızı bozmadan, anne – kız ilişkimize zarar vermeden, onun
duygularını incitmeden atlatabilmeliydim. Çok şükür kolayca hallettik. Ben pek çok
meslektaşımın tavsiyesine uymayarak gece bezini “hemen” çıkarmadım. İlk 2 gün
gece bezleri gayet ıslak çıktı. 3. Gün çok az ıslaktı. Sonrasında kuru kalkmaya
başladı. Tam bir hafta sonrasında çıkardım gece bezini. 2 defa tuvalete kalkıyoruz
geceleri, kupkuru çok şükür.
Anneleri anlayabiliyorum demekteki kastım aslında şu;
tuvalet eğitimi diye bir araştırma yaptığımızda karşımıza dünya kadar kaynak çıkıyor,
herkes farklı şeyler söylüyor. Bir bebeğin doğduğu andan itibaren kaslarını
kontrol edebilir olduğunu ve bu sebeple ilk aylardan itibaren tuvalet eğitimi
verilebileceğini söyleyenlerden; çocukların lazımlık kullanmaması gerektiğini, ilk
seferde büyüklerin tuvaletini kullanması gerektiğine kadar pek çok farklı görüş
var. Bu görüslerin dayandırıldığı başka pek çok kaynak yada akım var.
Ama diğer taraftan bir de annelerin içinde bulunduğu
bir hayat standartları var, her annenin farklı kişilik özelliği var –ki bence
bu pekçok kişi tarafından göz ardı edilen bir durum- . Çocuklar birbirinden
farklı farklı. Burada hem annenin hem de çocuğun sartlarına göre bir düzenleme
yapmak çok onemli. Bir şeyi yapmanın tek bir doğrusu olmuyor pek çok zaman.
Hem bir anne olarak, hem de bir psikolog olarak ben
de bir kayıt düşmek istedim tarihe. İleride bakıp bir kez daha, yeniden “yaaa,
ne kadar da çabuk büyüdü” diyebilmek için.
Sevgilerimle,
Psikolog Beyza YAŞAR